7 Ekim 2018 Pazar

Batman - White Knight Neden Kötü Bir Batman Çizgi Romanı?




Bu yazı Batman - White Knight serisinin sonu da dahil olmak üzere tümü hakkında bilgiler içermektedir ve eğer seriyi okumak gibi bir düşünceniz varsa, devam etmenizi tavsiye etmiyorum.

Yazar ve çizerliğini Sean Murphy’nin üstlendiği Batman - White Knight, 2017 yılında yayım hayatına başladı, geçtiğimiz eylül ayında ise tamamlandı. Okumak için sona ermesini beklediğim bu seriye, aslında okuduğum diğer çizgi romanların son sayfalarına yerleştirilen reklamlarını gördüğüm andan itibaren ya çok seveceğimi ya da nefret edeceğimi bilerek garip bir hissiyat içerisinde yaklaştım. Çizimleri beni ümitlendirse de, Joker’in haddinden fazla ön plana çıkarıldığı, hatta Batman’le denk tutulduğu hikayelerden gına geldiği için, okumayı biraz erteledim bile denilebilir. Bugün en sonunda, başına oturacak vakit ve isteği bulduğumda ise malesef korktuğum başıma geldi.

Batman - White Knight’ı hiç ama hiç beğenmedim. Ve aşağıda nedenlerini teker teker sıraladım.
 
“Kahraman Joker, kötü adam Batman!” yalanı.

Eğer sağdaki sayfanın, çizgi romanın belkemiği olmasını, herkesin hatırlayacağı bir sahne olarak belleklerde yer etmesini istiyorsan, bu iddiana yüzde yüz bağlanmalısın ve asla olmasa bile yeri gelene kadar şaşmamalısın. White Knight görücüye çıkmadan önce ve ilk sayısı yayımlandığında, gerek DC Comics’in reklamları, gerekse inceleyen internet siteleri tarafından yukarıda belirttiğim motto ile tanıtıldı.

Külliyen yalan.

Hikaye boyunca, Joker asla tamamen “iyi bir adam” ya da kahraman olmuyor. Daha önce farklı serilerde de Joker’in dönüşüme uğramadan önceki hali ya da alt kişiliklerden biri olarak karşımıza çıkan Jack Naiper kimliği, her ne kadar “Batman’i takıntı haline getirdiğini.” ve “Artık Gotham şehri için birşeyler yapmak istediğini.” iddia etse de, seri boyunca Batman’e olan takıntısını asla tam olarak kaybetmiyor. Evet, birkaç iyi iş başarmasına başarıyor ama, bunu ancak Joker’in de sık kullandığı MANİPÜLASYON yöntemini bir türlü bırakmıyor.

Bir benzeri Batman için de geçerli. Pek çok Batman serisine göre daha acımasız ve gözü kara bir karaktere sahip olsa da, aslında bunun sebebini daha hikayenin başında görüyoruz. Batman dengesizleşmiş, çünkü Alfred ölüyor. ALFRED. Babası yerine koyduğu adam. Tanıtım yapılan sahnenin dışında, Batman asla “söz verdiği” sınırı geçmiyor ve başkaları ile ilişkileri dönem dönem sekteye uğrasa da, okuyucu olarak “kötü adam” olmadığını aslında biliyoruz.

Hikaye genel olarak, her kötünün içinde bir iyilik ve her iyiliğin içinde bir kötülük olabilir, kimse siyah ya da beyaz değildir görüşü ile ilerlese de, - ki aslında bu da oldukça güzel bir tema olabilir Batman için - SENİN EN BAŞTA SÖZ VERDİĞİN ŞEY BU DEĞİLDİ!


Joker olmasa Batman olmazdı geyiği.

Bu muhabbetten o kadar çok sıkıldım ki anlatamam. Evet Joker güzel bir karakter, evet Heath Ledger inanılmaz bir aktördü, evet belki de Batman’in en eğlenceli, vurucu, mihenk taşı olarak kabul edilen serilerinden birkaçı Joker sayesinde gerçekleşti ANCAK Batman, Joker olmasaydı da pekala Batman olurdu.

Bruce Wayne’i Batman yapan şey asla Joker olmadı, Bruce Wayne’i Batman yapan şey, ailesinin bir sokak arasında öldürülmesi dahi değil. Gotham dizisine ait incelemem de de yazdığım gibi, eğer Martha ve Thomas Wayne, Metropolis sakinleri olarak bir sokak arasında öldürülselerdi, Batman yine suçla savaşmaya kendini adayabilirdi ancak bildiğimiz, tanıdığımız anlamda Batman olmazdı. Bruce Wayne’i Batman yapan tek ve en önemli etkeni seçmem gerekirse, bu Gotham şehridir. Ve Gotham, asla Joker’den ibaret değil.

Açık konuşmak gerekirse, Joker’in son dönem medya ve çizgi romanlarında akıl almaz hız kazanan popülerliğini, Heath Ledger’ın başarılı oyunculuğu kadar, The Dark Knight serisinin sevilmesinin sebeplerinin yapımcılar tarafından yanlış anlaşılmasına da bağlıyorum. Nolan’in filmlerinin kalitesi bir yana, benim için hiçbir zaman “süper kahraman filmleri” kategorisinde değerlendirilmemesi gereken, hatta “Baman” kategorisine bile zorla sıkıştırılabilecek filmlerdir. Nolan ne Gotham’ı, ne de Batman’i anlatır, tam aksine kötü adamların hikayeleri her üç filmde de ağırlıktadır ve bu elbette kötü olarak değerlendirilmek zorunda değil, ancak bu filmlerin süper kahraman filmleri olduğunu iddia etmek de imkansız.

Joker’in getirildiği bu noktayı biraz da, V for Vandetta ya da Fight Club’ın, zamanında yaratıcılarının aklında esas materyali hazırlarken her ne ideoloji varsa, bunun zerresinin dahi bırakılmadan içleri boşaltılarak bir çeşit sokak geyiğine kadar düşmüş olmalarına benzetiyorum. Cthulhu’nun bile oyuncaklarının çıktığı şu dönemde, Joker’in ve Batman’in endamlı kalmalarını beklemem sanırım asıl hata.


Naziler?

Neden? Neden ama? Çizgi romanlarda nazi görmekten sıkılanlar olarak imza falan mı toplasak? Hayır yazarın, nazileri bir hikayeye yön veren etken olarak kullandığı alanda kullanılabilecek, Gotham’ın çok başka etkenleri var. Court of Owls var mesela, Ra’s Al Ghul var. Eminim okunup araştırılırsa şuan benim aklıma gelmeyen daha pek çok sır da bulunur. Neden naziler?

Hadi, nazileri kullanma kararını verdin diyelim, peki neden serinin SON sayısına kadar, Thomas & Martha Wayne’in nazi sempatizanları olduğu algısını yaratıyorsun ki? Sırf Batman’i biraz daha kötü adam misali göstermek için, bu kadarı da yapılmaz. Aynısını Telltale Games’te yaptı, ne olduğunu gördük. Şirketi kapattıları, battılar. Flashpoint Paradox’un anlattığı Batman kalitesinde bir hikaye ile karşımıza çıkmayacak olanlar, şu adamla kadını rahat bıraksın.

Tüm bunları geçtim, Wayne’lerin nazi olmadıklarının anlaşılıyor sonuç olarak ama, birileri bana şu sorunun cevabını verirse çok sevineceğim. Neden Amerikan hükümeti, nazi teknolojisi ile geliştirilen bir çeşit biyolojik silahı Gotham’ı hedef alabilecek şekilde yerleştiriyor? Silahın, çok uzağa etki edip edemeyeceğini hiçbir zaman öğrenemiyoruz ve aslında işleyiş şekline bakılırsa, edemez de. Belki de bu konu hakkında haddinden fazla kafa yoruyorum ancak, Mr. Freeze dokunuşu dışında Batman - White Knight’ın nazileri dahil etmeye karar verdiği hiçbir hikaye parçasını beğenmedim.

Çok fazla karakter, çok az zaman.

White Knight’ın anlatmak istediği çok şey var, değinmek istediği pek çok karakter. Nightwing, Batgirl, Gordon, Mr. Freeze, iki Harley, Montoya, Hatter, zenginler, azınlıklar, sosyal adaletsizlik ve tüm bunların ortasında Batman. Özellikle Mr. Freeze ve Harley’lerin hikayelerinin seriye katkıları hoşuma gitse de, bütün bu karakterlerin ve fikirlerin bileğinin hakkıyla anlatılması için sekiz sayı yeterli değil. Çizgi roman, Murphy’nin aklında ulaşmak istediği bir son var da, o sona giden yolda pek çok düşüncenin savrukça kullanıldığı hissini uyandırıyor.

Dick Grayson - Bruce Wayne ilişkisi.

Nooooooooooooooooooooğ. No.

White Knight, kendine ait bir seri olduğu için Batman’in daha acımasız olmasını, kırılmasına sebep olduğu her kemik için bile Gotham ortopedi servisine milyondolarlık bağışlar yapmasının görmezden gelinmesini, Joker’in işlediği BİNLERCE SUÇUN “kayıtlarının bulunamamasını” (haha) hatta, HATTA Jason Todd’un hikayesinin değiştirilmesini bile anlayabilirim.

Ancak bunu değil.

Dick, Bruce’un öz oğlu kadar hatta daha değerli, ilk göz ağrısı, ilk Robin’idir. Ve, yeni çıkacak dizideki “Fuck Batman” repliği ne kadar can sıkıcı ise, bu seride ilişkileri de o kadar can sıkıcı. Elbette, Dick ve Bruce arasında ilişkinin her zaman mükemmel olduğunu iddia etmiyorum, ancak Bruce’un, Dick’i zaman zaman kendi yöntemlerinden ve hayatından uzak tutmasının sebebi, Dick’in büyüdüğünde kendisi gibi olmasını istememesidir. Kendine ait bir hayat kurabilecek kadar saf kalmasını. Ve Dick, büyüdüğünde bunu fark eder. Robin olarak işi bırakabilir ama Nightwing olarak daima Bat Ailesi’nde yeri vardır. Ve aralarında en az sevgi kadar da saygıya da dayalı olan bir ilişki.

White Knight’ta ise, Bruce ve Dick arasında o kadar sorunlu bir ilişki tasvir ediliyor ki, nereden başlayacağımı bilemiyorum. Sevdiğim, bildiğim Dick gitmiş yerine sinir bozucu velet Damian Wayne’nin büyümüş hali gelmiş. Ayrılarak en iyisini yaptım tavırları. AH! Bu konuda daha fazla konuşamayacağım ama White Knight şimdiye kadar tanık olduğum, Bruce-Dick ilişkisini EN KÖTÜ yansıtan çizgi romandı.

SONUÇ;

White Knight, içinde güzel fikirler bulunduran, ancak bu fikirlere gerekli zaman ayrılamayan, aceleye getirilmiş ve hepsinden de kötüsü Joker’in “güçlü bir erkeğe ihtiyacı olmadığını fark edip, tacize dayanan bir ilişkiden kurtulması” hikayesini ima eden kötü bir çizgi roman.

Not: Ayrıca birileri bu kadar güzel çizimlerin üzerine neden photoshopta yapılmış gibi duran şu alev efektinin eklendiğini de açıklayabilirse çok sevineceğim.
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Batman - White Knight Neden Kötü Bir Batman Çizgi Romanı?

Bu yazı Batman - White Knight serisinin sonu da dahil olmak üzere tümü hakkında bilgiler içermektedir ve eğer seriyi okumak gibi bi...